Escanyapobres

1800'lerin sonları. Uzak ve izole bir kasabaya demiryolu gelmesi uzun zamandır beklenen kalkınmayı beraberinde getirir. Ancak bu gelişmenin yanı sıra kasabaya ayak basan karanlık bir tefeci olan Oleguer de gelir. Oleguer, gizli kapaklı işlerle uğraşan bir adamdır ve kasabadaki herkesin tereddütle yaklaştığı bir figür haline gelir. Onun gelişiyle birlikte, Cileta ve ailesine ait olan çiftliği ele geçirir ve burada kalmaya başlar. Genç bir köylü olan Cileta, ailesinin yıllardır emek verdiği bu toprakların ellerinden alınıp alınmaması gerektiğini düşünmeye başlar. Film, bu dinamikler çerçevesinde şekillenir ve izleyicilere küçük bir kasabanın yaşadığı dönüşüm sürecini ve bu süreçte bireylerin nasıl etkilendiğini derinlemesine işler. Cileta'nın gözünden izlediğimiz bu hikaye, yalnızca bir demiryolunun gelişini değil, aynı zamanda kasabanın ve sakinlerinin yaşamında köklü değişikliklere neden olan olayları ele alır. Tefeci Oleguer'in yarattığı gerilim, kasaba halkı arasında derin çatlaklar oluştururken, Cileta'nın ailesinin çiftliği geri alabilmek için verdiği mücadeleyi de gözler önüne serer. Her anı sürükleyici olan bu film, insan ilişkileri, güç dengeleri ve hırs gibi temaları başarılı bir şekilde işlerken, küçük bir kasabanın büyük değişimlere nasıl direnmeye çalıştığını etkileyici bir biçimde anlatır.